İyi Parti İl Başkanı Volkan Karasu gündeme dair açıklama yaptı.Karasu”Dünya genelinde gıda fiyatları tam 26 aydır sürekli düşüş içinde. Türkiye’de ise sürekli artış gösteriyor. Türk yurdunda insanlar, en temel gıda ürünlerini alamaz hale geldi. Konut sorunumuz kördüğüme dönüştü. Gündemimiz maalesef yine ekonomi. Ekonomi temelinde biraz Türkiye’nin ve Sivas’ın resmini çizmek istiyorum. Zira ekonomi konusunda hala hem Sivaslıları hem de Türk vatandaşlarının her birini cahil ve hatta aptal yerine koymaya çalışan bir zihniyet var. Bunun en son örneğini Sivas’a bir toplantı için gelen Nurettin Canikli’nin konuşmasında gördük. Türkiye’nin bugün yaşadığı sıkıntıların hepsini yine dış güçlerin üzerine attı, kendilerinin sorumluluk almaktan azad etti. Ne kadar sorumsuz insanlar olduklarını bir kez daha görmüş olduk. Canikli, “başta Amerika olmak üzere bütün Avrupalı ülkeler açıktan Türkiye’yi hedef alıyor” dedi. Hükümetiniz bu hain emeller ve dış güçler karşısında ne yapıyor? Bir nota verin, bir ses edin Cumhurbaşkanlığı düzeyinde de görelim. Amerika ve Yunanistan işbirliği ile Dedeağaç’ta büyük bir ordu yerleştirildiğini, uçakların, tankların, askerlerin yerleştirildiğini söylüyorsunuz. Siz NATO üyesi değil misiniz? Neden gereğini yapmıyor, hesap sormuyorsunuz. Üstelik dış güç dediğiniz ve Türkiye’nin çıkarına hareket ettiğiniz ülkelerin NATO’ya üyeliği konusunda noter görevi görmekten başka ne yaptınız? Yunanistan elindeki fetöcüleri vermiyor, ses etmiyorsunuz. Amerika terörist başı Fetullah Gülen’i teslim etmiyor, tek cümle kurmuyor, bir nota vermiyorsunuz. Oysa karşınızdakiler sizden istediklerini, bütün dünyanın gözü önünde tehditler savurarak istedikleri zamanda aldılar. Rahip Brunson ve Deniz Yücel’in iadesindeki utanç dolu duruşunuzu unutmadık. Canikli başta olmak üzere bütün AKP kadroları iç kamuoyuna dış güçlerle mücadele ettiğini anlatıyor. Daha sonra dış güçlerin her türlü isteğini koşulsuz-şartsız yerine getiriyor. Bunu da Türk milletine “yerli ve milli politika” olarak yutturmaya çalışıyor. Yerli ve milli iseniz, uluslararası ilişkilerin en temel prensibi olan mütekabiliyet ilkesi gereği, sizi tehdit edene resmi olarak ve devlet başkanı düzeyinde karşılık verin. Bir nota verin en azından. Ciddiyetinizi görelim, milli bir duruş sergileyin de yanınızda yer alalım.
Canikli, tarihimizin ekonomik açıdan en kara zamanlarını geçirdiğimiz bu günleri ve ekonomi yönetimini yere göğe sığdıramıyor. Üzülerek söylüyorum, dinlerken ben utandım. Asgari ücretin Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar yüksek olduğunu ve dolayısıyla asgari ücretlilerin refah içinde yaşadığını iddia etti. Sayın Canikli asgari ücretin, açlık sınırının altında olduğunun farkında değil galiba. Sayın Canikli, Türkiye tarihinde eşine rastlanmamış bir hiper-enflasyon ortamı yarattıklarını görmezden gelerek Sivaslı hemşerilerimizle dalga geçmesin. Canikli’nin yere göğe sığdıramadığı asgari ücretle, bu ülkede bir aile, 3 öğün çay ve simit alsa ay sonunu göremiyor. Beyefendi asgari ücretle Sivas’ta ancak ev kiralanabildiğinin farkında mı acaba? Canikli, Sivas’a da Türkiye’ye de fazlasıyla Fransız kalmış. Canikli’nin şahsında AKP yöneticilerine önce biraz Sivas ve sonra da Türkiye şartlarından bahsetmek istiyorum.
Orta gelir düzeyinden bir vatandaş için, bir memur için ev satın almak hayal, ev kiralamak ise lüks. Sivas merkezde Şeyh Şamil Mahallesi’nde 5 senelik sıradan bir 3+1 dairenin kirası 10-12 bin civarında. Yenişehir’de 20-30 senelik 3+1 dairenin kirası 10-15 bin civarında. Benzer nitelikteki evlerin kirası, numune hastanesi civarında 15 bin liradan başlıyor. (Bu rakamlar sahibinden.com’dan teyit edilebilir). Hal böyle iken ev sahibi olmayan bir emekli ya da asgari ücretli, bırakın geçinmeyi, barınma sorununu nasıl çözecek? Sivas’a atanmış yeni bir memur, bu şehirde insan onuruna yakışır bir şekilde hayat sürdürebilecek mi? Aldığı maaşla ay sonunu nasıl görecek? Sivas’ta fahiş bir kira sorunu mevcut. Dahası, kiralık ev bulabilmek mümkün değil. Sivas da dâhil olmak üzere konut fiyatları ve kiralar astronomik rakamlara ulaştı. Elbette bu durum kendiliğinden gerçekleşmedi. AKP hükümetinin akıldan ve bilimden yoksun politikaları yüzünden Türkiye’de bugün ev sahibi-kiracılar arasındaki dava oranları tarihin hiçbir döneminde olmadığı sayılara ulaştı. Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde birbirini öldüren, yaralayan, evlerini- dükkânlarını basan ev sahibi ve kiracıların haberleri artık maalesef normalleştirildi.
Sivas’ta kiralık ev bulabilmek mümkün değil dedim. Aslında bu durumun oluşmasında, AKP’li siyasetçilerin ve onların atadığı bazı liyakatsiz bürokratların vebali büyük. Örnek olması bakımından söylüyorum, Sivas’ın Ankara çıkışında 180 Polis Lojmanları vardı. Yaklaşık 200 civarında daire vardı orada. Depremden önce bu lojmanları boşalttılar ve yıkılacağını söylediler. Deprem oldu, milyonlarca vatandaşımız evsiz kaldı ancak bu lojmanları hızlıca tadilattan geçirip depremzedelere buralar açılmadı. Polis memurlarının da ellerinden alındı. Bu kadar ciddi konut sorunun olduğu kentimizde, yüzlerce dairenin bu şekilde yok edilmesi hangi akla, mantığa sığar? Bahsettiğim lojmanların yıkımı iki ay önce başladı. Hala yarısı orada yıkılmayı bekliyor. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var o konutlarda. Ülkemizin yaşadığı bu denli zor zamanlarda devletin binalarını keyfiyetle yıkmak nasıl bir gaflettir, dalalettir? Yoksa ihanet midir?
Tek sorunumuz maalesef konut sorunu değil. Ülkemiz, akıl ve bilimden yoksun ekonomi politikaları yüzünden enflasyon batağına saplanmış halde. AKP’nin mimarı olduğu irrasyonel ekonomi modeli yüzünden (ki bu tabir Mehmet Şimşek’e aittir) Türkiye’de en temel gıda ürünlerine ulaşmak lüks oldu. 2019 yılında 26 lira olan 1 kg peynirin bugünkü ortalama fiyatı 170 lira civarında. 2018 yılında 1 kg kıymanın fiyatı 40-50 lira civarındaydı. Bugün Sivas’ta 1 kg kıyma 350-400 lira civarında satılıyor. Bu ülkenin vatandaşlarının ekseriyeti, kırmızı etin tadını kurban bayramından kurban bayramına yiyebiliyor. G20 ülkeleri arasında en az et tüketen ülke biziz. Üstelik sıradan bir Avrupalının 3’te biri kadar et ya da süt tüketebiliyoruz. AKP sayesinde et, süt, peynir, yumurta, zeytin gibi en temel gıda ürünleri lüks oldu. 20 sene öncesine kadar dünyanın tahıl ambarı, gıda ambarı olarak bilinen Türkiye’de ekmek bile asgari ücretli için ulaşılabilir olmaktan uzaklaştı. Gıda fiyatları ile ilgili durumu görmek açısından Dünya Gıda Enflasyonu verilerine bakmakta fayda olduğunu düşünüyorum.
Türkiye, G20 ülkeleri arasında Arjantin’den sonra en fazla gıda enflasyonu oranına sahip olan ülke konumunda.
Dünya genelindeki gıda enflasyonu oranlarına bakıldığında Türkiye’nin “Utanç Ligi”nde olduğunu görüyoruz. Afrika ülkelerindeki gıda enflasyonu oranı bile Türkiye’den daha düşük. Pakistan’daki
gıda enflasyonu oranının bile %50 fazlasına sahibiz. Sefalet endeksinde de Türkiye, ilk 10 ülke arasındaki yerini koruyor. Bu da bir başka utanç ligi…
85 milyonun diline pelesenk olan bir gerçek var. Türkiye, yeryüzünde Allah’ın Türklere bahşettiği bir cennet. Ancak gelin görün ki bu cennet vatanın bütün nimetleri bir avuç imtiyazlı zenginin elinde. Bu zenginleri AKP yarattı üstelik. Credit Suisse’in raporuna göre Türkiye’de en zengin %5’in serveti, %95’den daha fazla. Gelir dağılımındaki adaletsizlik had safhada. Ülkenin en güzel tatil yerlerinde, Karadeniz’de, Ege’de, Akdeniz sahillerinde yalnızca turistler. Bu ülke, Türk’e Allah’ın bahşettiği bir nimet, cennet dedim ama üzülerek eklemem gerekiyor ki bu cennetin nimetlerinden yararlananlar AKP’nin yarattığı %5’lik bir zenginler kulübü. Bir sürekli Avrupalı ve Arap turistler. Bir de sayıları sır gibi saklanan mülteciler, sığınmacılar farklı statülerdeki düzensiz göçmenler…
AKP’nin Türk’e biçtiği rol, maalesef bahsettiğim %5’lik kesime, Avrupalı ve Arap turistlere hizmetçilikten ibarettir. Ancak biz İyi Parti olarak AKP’nin Türk’e biçtiği bu aşağılık rolü de bu adaletsiz, bozuk düzeni de değiştireceğiz. Bütün mücadelemiz, Türk milletine bu ülkede uşak olmayı dayatanların oyununu bozmak ve Türk yurdunda Türkleri yeniden efendi yapmaktır. Bunun için genel başkanımız sayın Meral Akşener’in 26 Ağustos’taki konuşmasını herkesin iyi dinlemesini rica ediyorum. Türk milletinin 21. Yüzyıldaki Ergenekon’undan çıkması için ya bir yol bulacak, ya bir yol açacağız.”dedi.