Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Sağlık Hizmetleri Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Ayla Uzun Çiçek 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu.
Otizm Spektrum Bozukluğunun genellikle yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan ve ömür boyu süren bir nörogelişimsel farklılık olarak tanımlandığını söyleyen Dr. Çiçek, “Otizm Spektrum Bozukluğunun belirtileri iki alanda toplanır. Bunlardan birincisi çocuğun iletişim ve etkileşiminde problem olması, diğeri ise tekrarlanan davranışlar ve kısıtlı ilgi alanıdır. Belirtilere bağlı olarak çocuklarda değişen derecelerde göz teması kurmama, ismine yanıt vermeme, kucağa alınmaktan hoşlanmama, insanlara ve akranlarına ilgi göstermeme, gösterilen nesnelerle ilgilenmeme görülür ve tekrarlayan anlamsız hareketleri (kanat çırpma, parmak ucunda yürüme, dönme, sallanma, el çırpma gibi anlamsız hareketler) vardır.” dedi.
Bu çocukların bir şey istemek için genellikle kendi parmaklarını kullanmadıklarını ve bu çocuklarda konuşmanın geciktiğini veya hiç gelişmediğini belirten Doç. Dr. Çiçek konuşmanın gelişmişse bile çocukların genellikle amaca uygun olmayan kısa cümleler kurduklarını, söylenenleri olduğu gibi tekrar edebildiklerini, ayrıca değişikliklere karşı direnç gösterme ve yeni ortamlarda zorlanma sıkça görüldüğünü kaydetti.
Son yapılan çalışmalara göre günümüzde 68 çocuktan 1’inde otizm görüldüğünü ve erkek çocuklarda görülme sıklığının kız çocuklarına göre 3-4 kat daha fazla olduğunu anlatan Çiçek konuşmasını, “Otizmin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte genetik yatkınlık, çevresel, kimyasal ve fiziksel etmenler otizmin ortaya çıkmasında rol oynayabilir. Otizmde “ileri baba yaşı” da bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir ancak bu tek başına bir sebep değildir. Bilimsel çalışmalarda aşılarla otizm arasında hiçbir bağlantı saptanamamıştır. Otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşullarıyla hiçbir ilişkisi yoktur. Bu nedenle otizm spektrum bozukluğunu her çeşit toplumda, farklı coğrafyalarda, ırkta ve ailede rastlanmaktadır.” cümleleriyle sürdürdü.
Doç. Dr. Çiçek, konuşmasının sonunda, “Otizmde bugün bilinen tek tedavi özel eğitimdir. Erken tanı ve doğru bir eğitim yöntemi ile yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık yüzde 50’sinde otizmin belirtilerinde azalma sağlanabilmekte ve büyük ilerleme kaydedilebilmektedir. Bu nedenle otizme erken tanı konulması çocuğun tedavi programlarından daha fazla fayda görmesi açısından çok önemlidir.” ifadelerini kullandı.