Beş dakika sonra hastaneden çıkıyorum. Son not: Bu odada başkaları inleyecekler. Onları şimdiden gayet iyi tanıyorum. Üstümden çıkarıp yatağa attığım robdöşambr içinde, ebediyen aynı insan bulunacak: Hasta Yukarıdaki tanım Peyami Safa’nın hasta tanımı ebediyen hastane odasında aynı adam olacak yüzler değişecek, konuşmalar değişecek ama bu ruh halini elbise gibi üzerine giyenlerin birliği daima kalacak. Edebiyatımızda hastalık metaforu denilince akla gelen ilk isim Peyami Safa’dır. Hastalığından Sivas şehrimizi de sorumlu tutar babası (Şair İsmail Safa )buraya sürülmese ve hastalık geçirdiğinde daha yakın bir yerde olsa belki her şey farklı olacaktı diye düşünmüştür. Peyami Safa’nın 9. Hariciye Koğuşu kitabında ana karakter dışında herkesin ismi vardır ama ana karakterin ismi yoktur çünkü o bir şablonu temsil eder hasta şablonunu alıngan ,kırılgan bir karakter ve kimse karakterin sözüne alınmaz. Hastanın sözü en iyi mesaj verilecek alandır çünkü kimse hastanın sözüne alınmaz ki çektiği sıkıntıları Etin Izdırabı (Acının Kitabı) olarak tanımlar. Peyami Safa, İncitme Beni (eskiden halk arasında kansere verilen isim) sözünü o kadar beğenmiş ki bu tanımı bir çok yerde kullanmış ve yazarımız verem hastalığını romantik bir hastalık olarak tanımlaması ve daha gerçekçi olması için ;vücudunda bir duman gibi dolaşan ağrı tanımı en havalı hastalık yorumlarındandır Peyami Safa hayatı boyunca hep hastalıklarla mücadele etmiş ve kendi hayatını az seven bir adam şu an hepimizin olduğu gibi kendi hayatından memnun olmayan yaşadığımız süreç bir roman olsa en iyi yazacak kişi Peyami Safa ve insanların bu kadar yalnız olmasını adeta birbirini bir hastalık yayıcısı gibi görmesini nasıl anlatırdı acaba ? İnsanların birer Peyami Safa roman karakteri gibi yaşaması hasta, beklentisiz, umutsuz ve mutsuz insanlar yığını her taraftan çıkıyor. Sayfa arasından çıkan binlerce isimsiz karakter hepsinin ismi aslında belli hasta…
Sevinç Tezci
28 Nisan 2021 / 11:10
Emeğine sağlık çok guzel
Emeğine sağlık Börüm