Antalya escortAntalya escort bayanAntalya bayan escort

DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Dil ve Konuşma Terapisti olarak hizmet yapan Beyza Erkaya, kekemeliğin hastalık olmadığını vurguladı

Yayınlanma Tarihi : Google News

Numune Hastanesinde Dil ve Konuşma Terapisti olarak hizmet yapan Beyza Erkaya, kekemeliğin hastalık olmadığını vurgulayarak, kekemelik tedavi sürecinden bahsetti.

Kekemeliğin konuşma akıcılığının uzaması, sözlerin tekrar edilmesi olarak tanımlayan Erkaya, bununla beraber yüz buruşturma, göz kırpma ve el çırpmanın da kekemeliğe sıklıkla eşlik ettiğini ifade etti.  Konuşma ve Dil Terapisti Beyza Erkaya, bu durumda olan bireylerin bazı sözcüklerden kaçındıklarını ve belirli ortamlardan uzak durarak, durumsal kaçınma davranışları gösterdiklerini söyledi.

Yetişkinlerde aşı stres ve kaygıdan kekemelik ortaya çıkabileceğini, erkeklerde kadınlara oranla 4 kat daha fazla kekemelik görüldüğünü anlatan Erkaya “Toplumda az da olsa görülen psikojenik kekemelik yetişkin bireylerde kaygı, stres gibi sebeplerden oluşmaktadır. En yaygın görülen kekemelik ise gelişimsel kekemeliktir. Genellikle okul öncesi yıllarda başlar ve ileriki yıllara kadar devam eder. Gelişimsel kekemelik 2-4 yaş arası başlar. Bu yaş grubundaki çocuklarda kekemelik görülme oranı % 5’tir. Ayrıca erkeklerde kadınlara oranla 4 kat daha fazla görülür” dedi.

2-4 yaş aralığında kekemelik yaşayan çocukların % 75- 80’inin her hangi bir müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden iyileştiklerini aktaran Terapist Erkaya, “ Kendiliğinden iyileşmenin en yüksek oranda olduğu dönem kekemeliğin başlamasından itibaren ilk 6-12 ay arasıdır. Kızlar erkeklere oranla daha hızlı iyileşmektedirler. Eğer birinci dereceden akrabanız iyileştiyse bu durum çocuk için oldukça avantajlıdır. Çocuğun ebeveynleri ve kardeşleriyle iletişiminin destekleyici, kabullenici, uyum sağlayıcı nitelikte olması kekeleyen çocuğun güçlükle baş edebilmesi için uygun zemin hazırlayacaktır” dedi.

Ailelere önerilerde bulunan Beyza Erkaya sözlerini şöyle tamamladı; “ Çocuğunuz konuşurken konuşma hızının yavaşlatılmaması, acele ettirilmemesi ve baskı kurulmaması gerekmektedir. Sözcüklerin arasındaki duygu anlamaya çalışılmalıdır. Çocuklarınızın sözü kesilmemelidir. “ sakin ol, derin bir nefes al, önce söylediklerini düşün sonra konuş” tarzı söylemlerde bulunulmamalıdır. Çocuğunuz takıldığında onun yerine cümleyi tamamlamaktan çekinip onlarda olabildiğince sohbet edilmelidir. Konuşmalarınızda ona sık sık bir şeyler öğretme ya da kural koymaktan ziyade karşılıklı sıra alarak sohbet etmeye özen gösterilmelidir. En önemlisi ise çocuğunuzda kekemeliğin varlığından şüphe ediyorsanız vakit kaybetmeden Konuşma ve Dil Terapistine başvurun” dedi.

 

 

YORUM YAP